E-Kitap

Seksenler 80’li Yıllarda Gündelik Hayatımız Kitabı PDF indir

Seksenler 80'li Yıllarda Günlük Hayatımız Kitabı PDF

Kitap ismi Seksenler 80'li Yıllarda Günlük Hayatımız olan ve birden çok kitap sever aracılığıyla aranan Seksenler 80'li Yıllarda Günlük Hayatımız kitabını siz kıymetli okurlarımız için PDF dosyası halinde sunmaya çalıştık. Öncelikle

Seksenler 80'li Yıllarda Günlük Hayatımız kitabını PDF indirmeden önce sizlere Seksenler 80'li Yıllarda Günlük Hayatımız kitabı ile ilgili bir kaç bilgi verelim…

Seksenler 80'li Yıllarda Günlük Hayatımız Özet

Seksenler 80'li Yıllarda Günlük Hayatımız kitabının yazarları Oğuz Tektaş olan ve 352 sayfalık kitap 2012 senesinde Edebiyat kategori bölümünde yerini almıştır.

Seksenler 80'li Yıllarda Günlük Hayatımız PDF indir

Seksenler 80'li Yıllarda Günlük Hayatımız kitabını yazımızın alt bölümünden Seksenler 80'li Yıllarda Günlük Hayatımız PDF indir butonuna tıklayarak bilgisayarınıza yahut telefonunuza Seksenler 80'li Yıllarda Günlük Hayatımız kitabını indirebilirsiniz.

Annelerimiz eşyalarını özenle korur, bozulduklarında ertesi gün yerine yenisinin gelmeyeceğini bilirlerdi. Hemen hepsinin elinde bir iğne iplik önlüklerin sökükleri okula gitmek üzereyken ayaküstü dikilirdi. Günlerinde kek, börek, “bir çay daha!”, poğaça, “Ay! Komşu tatlıda mı yaptın!” derken başlarlardı şişmanlamaya. Evlerini yuva yapmaya çalışırken yorulurlar, ama asla yorgun olmazlardı.

Sokağımızdaki teyzeler annelerimiz gibiydi. Susadığımızda evlerine girer su içerdik.
Koşar, düşer, terleriz, burnumuz akar. Üzülür, ağlarız yine akardı. Kollarımıza silerdik burunlarımızı. Gömleğimizin, kazağımızın, gocuğumuzun, uzun kollu neyimiz varsa hepsinin uçları meşin gibi olurdu.
Kelebekler konardı omuzlarımıza, uğurböcekleri en tatlı halleriyle kendilerine birinin mani söylemesini beklerlerdi. Her delikten bir kertenkele uzatır kafasını, başka bir deliğe saklanmadan önce ufak değneklerimizle kovalardık onları. Antenler yerlerini kapmadan önce leylekler yuvalarını çatılarımıza yapardı.
Elimizde Japon Çekirdekleri sokaktan gelip geçenlere bakarken çitler, soranlara adres tarif ederdik.
Hepimizin orada, uzakta köylerimiz vardı… Sadece sebze veya tahıl ürünleri değil, yatılı misafirlerimiz de gelirdi köylerden. Bir gelen haftalarca gitmezdi.
Evci askerlerin kıyafetlerinin kokusu sinerdi duvarlarımıza. Yedikleri dayaklardan yiyemedikleri yemeklerden bahseder, bir hafta sonra yine gelmek üzere giderlerdi. Böyle olduğu halde neden mektup yazarlar anlamazdım.
Yoğurtçular, hurdacılar, kalaycılar, bileyiciler fuar alanı gibi kullanırlardı sokakları. Kendilerine has ezgileriyle bağırıp gezerlerdi. Bekçilerimiz vardı; kahverengi polislerimiz. Düdüklerini öttürür, bozacılarla birlikte gecelerin sesi olurlardı.
Şoförler: “Bundan iyisini fakat Allah yapar,” derlerdi efsane otobüs 302 için.

“Ne Anadol’u be! Babadol, Babadol,” deyip dururdu dayım.

“O vakitler Kumburgaz bize çok uzak, fotoğraflarımız sepya, yaşamımız siyah-beyazdı. Domatesler kesildiklerinde etrafa güzel kokular yayar, evlerimizin balkonunda veya pencere önlerinde Vita marka yağ tenekelerinde biberler, fesleğenler, çilekler yaşardı. Balkondan uzansak erik, kayısı, kiraz yahut vişne toplayabilirdik belki ama misafirliğe gittiğimizde elimiz muza kayardı.”
(Tanıtım Bülteninden)

Seksenler 80'li Yıllarda Günlük Hayatımız Kitabı PDF

pdf indirme butonu

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu