Satranç Kitabı Özet

  • Stefan Zweig Kimdir?
  • Satranç Kitabı Özet
  • Satranç PDF İndir

Stefan Zweig Kimdir?

Stefan Zweig roman yazarı, oyun, biyografi yazarı, gazeteciydi. 28 Kasım 1881 yılında Viyana Avusturya’da dünyaya gelmiştir. Döneminin en popüler yazarlarından birisi olup zirvede olmuştur. Onlarca eser yazarak ve birçok ülkede tercüme edildi. Yıllardır depresif hallerinden dolayı 23 Şubat 1942 yılında eşiyle birlikte zehir içerek intihar etmiştir. Dünyaca en ünlü eserlerinden birisi olan Satranç kitabını kısaca özetleyeceğiz. İntihar etmeden önce bıraktığı mektubun son satırında şunlar yazıyordu :

 ”Bütün dostlarımı selamlarım! Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızıllığını görmek nasip olsun! Ben her zamanki gibi sabırsızlığımla önden gidiyorum.”

 

 

zweigstefan7
Satranç Kitabı Özet

Satranç Kitabı Özeti

Gece yarısı New York Limanı’na demirlenmiş koca bir yolcu gemisinde, güvertedeki orkestranın eşliğinde müthiş bir koşuşturmaca vardı. Gemiye binmek üzere limana gelen yolcular ve yakınlarını uğurlamak için ellerinde çiçeklerle gelen insanlarla liman oldukça canlıydı. Ben de bir köşede eski bir tanıdığım ile ufak bir sohbete dalmıştım. Bu sırada limana kalabalık bir gazeteci topluluğu ve fotoğrafçılar girdi. Art arda patlayan flaşlardan anladığım kadarıyla bu gemi yolculuğunda ünlü konuklar olacaktı. Arkadaşım, kim olduğunu anlayamadığım ünlü kişinin; dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic olduğunu ve Amerika’nın doğusundan batısına kazandığı zaferlere Güney Amerika’dakileri eklemek için yola çıktığını söyledi. Satranç Kitabı Özet

Aslen Slav kökenine sahip Czentovic, pek çok satranç ustasını bir çırpıda yenerek Amerika’da şampiyonluğa kavuşmuştu. Ardından çıkan dedikodulara bakıldığında bu, gerçekten beklenmeyecek bir olaydı, çünkü Czentovic ne entelektüel bir birikime sahipti ne de tamamlamış olduğu bir tahsili vardı. Yetimdi ve kendisine acıyarak yanına alan köy rahibinin tüm uğraşlarına rağmen hiç bir eğitime karşılık vermemişti, tamamen alaylıydı.

Kendisinden yapması istenilen her şeyi sorgusuz sualsiz yerine getiren bu çocuğun en kötü yanı hiç bir şeyi kendisinin akıl etmemesiydi. Söylenen iş, her ne olursa olsun yapıyor, söylenmediyse öylece duruyordu. Rahibin akşamları vakit geçirmek için dostlarıyla oynadığı satrancı da saatlerce ve sessizce izliyordu. Bir gün gelen bir haber sebebiyle rahip oyunun ortasında hızla çıkıp gitmek zorunda kaldı.

Oyunun yarım kalması üzerine rahibin arkadaşı tamamen alaylı bir ifade ile Mirko’ya oyunu bitirmek isteyip istemeyeceğini sordu. Gelen olumlu yanıtı ise asla beklemiyordu ve elin sonunda rahibin arkadaşı, Mirko’ya yenilmişti. Rahip geldiğinde bu olana inanamadı ve Mirko ile bir oyun da o oynamak istedi. Sonuç yine değişmedi, Mirko onu da kolaylıkla yenmişti

Rahip, Mirko’yu alarak kasabaya komşu olan en yakın şehre götürdü. Diğerlerine nispeten küçük sayılabilecek bu şehirde, satranç ustalarının birlikte takıldığı ve sürekli satranç müsabakalarının düzenlendiği bir kahve olduğunu biliyordu. Rahip burada Mirko’yu denemek ve gerçekten yetenekli olup olmadığı görmek istiyordu.

Başlangıçta rakibine yenildi ancak bu yenilginin nedeni, rakibinin daha önce hiç karşılaşmadığı bir açılış olan “Sicilya açılışı” ile oyunu açmasıydı. İkinci partide ise bu açılışı hemen kavramış ve rakibini alaşağı etmişti. Sonrasında onunla oynamak isteyen herkes bu yenilgiden nasibini almıştı. Bu olay tüm kasaba tarafından büyük bir heyecanla karşılandı ve herkes Mirko’nun daha fazla oynaması için sabırsızlanmaya başlamıştı. Ertesi günlerde Mirko şehirde kalarak diğer satranç kulübü üyeleriyle de oynadı ve hepsini yendi. Rahip yetiştirdiği bu oğlan için ilk kez oldukça gururluydu. Kasabada bulunan yetenekleri ünlü etmesiyle tanınan bir adam, Mirko’nun bir satranç ustasından eğitim alması için Viyana’ya gönderilmesine aracılık etti.

Altı aylık bir süre sonunda Mirko satranca dair tüm teknikleri öğrenmişti. Hızlı bir yükseliş göstererek on yedi yaşına geldiğinde bir düzine satranç ödülünün sahibi olmuştu. Ancak bu genç adamın en büyük noksanı, satranç tahtası olmadığı zaman, körleme bir şekilde kesinlikle oyun oynayamamasıydı. Oysa usta satranç oyuncuları tahta ve taşlar önlerinde yokken bile hayal dünyalarında canlandırarak oynayabilirdi. Neyse ki bu noksanlık Mirko’nun kariyerinde bir düşüşe ya da sıkıntıya yol açmadı. yirmi yaşına geldiğinde Mirko Czentovic, dünya satranç şampiyonu ünvanına kavuşmuştu.

Mirko’nun şampiyonluğu ilk kez entelektüel ve zeki satranç şampiyonlarının arasına ağır kanlı, ağzından tek bir kelime çıkmayan, hantal bir genç dâhil olmuştu. Mirko, öylesine suskundu ki gazeteciler onunla röportaj yapabilmek için sıraya girse de bu gencin ağzından tek bir söz alamıyorlardı. Bu genç tüm hünerlerini ve ustalığını yalnızca satranç tahtası üzerinde gösterebiliyor, masadan kalktığı an tüm parlaklığı sönüyordu. Oynayacağı yer ya da hangi amaçla oynanacağı onun için hiç bir önem taşımıyordu.

Üzerinde eğreti duran takım elbisesi ile bir kariyer oluşturma amacı gütmeden plansız programsız para kazanacağı her oyunda yer alıyordu. Üç kelimeyi peş peşe sıralamaktan aciz olduğunu bildikleri hâlde bir yayıncı ile anlaşarak “Satranç Felsefesi” adıyla çıkarılacak kitabın yazarı olarak isminin kullanım hakkını satmıştı. Bir satranç oyuncusu hatta bir sporcu için bile çok garip karşılanacak olan ucunda para olan reklamları da kabul ediyordu.

Mirko Czentoviç, tüm bu sığlığına rağmen oldukça kendini beğenmiş biriydi. Bu kendini beğenmişliğin tek bir sebebi olabilirdi; dünyaya karşı bilgisiz bu çocuğun satranç tahtası üzerinde herkesi yenmesi.

Satranç Kitabı Özet

Satranç Kitabı Özet

Satranç PDF İndir

İlginizi çekebilir : https://www.kitabipdfindir.com/satranc-kitabi-ozet

 

 

 


Yorum yapın